Özcan Özbilge
Edebiyat Özel Sayısı
YAZ BENİ !
Onun gülmesidir güldüğüm
Onun nefeslenişi
bir çıplak bedende
ki kıvrılmış
dizlerinde ayazla
omuzlarında gölgeler
odanın loşluğunda
Ah, tutuşurum gecenin boşluğunda.
Gözlerimi derin pencerenin laciverdinde yitiriyorum.
Alnım şaşkın ve dağınık. Kaslarım sahipsiz, göğsüm boş ve ıssız, parmaklarım
dokunmasız, öylece oradayım. Bir sözcük umuyorum. Sözcük, seni umuyorum,
kurtar beni. Her zaman olduğu gibi kurtar. Kırk mumluk gece lambasının
soldurduğu bu yorgun nesneler dünyasında acizim yine, sözcük, duy beni.
Renksizim, dilimin ardında bir ağırlık.
Ses yok.
Gölgesini görüyorum. Pervazın ardında duruyor,
biliyorum, her an olabilecek olanın şiddetiyle beni yaşıyor. Safi ben kesilmiş,
tüm benliğiyle beni yaşıyor. Hangi ben? Ben göremiyorum ama. Olamıyorum
ama. Olamadığım yerde bir ilahi başlıyor. Her zaman böyle oluyor. Bir şeyler
oluyor. Yokluğumda oluyor. Seyircisiyim. Seyircinin kim olduğunu bilemiyorum.
O nefesleniyor. Aklında ben.
Bir damla tuz
bal
ve ateş
ve yanısıra yaşadıklarımdır
bakmak ve gezinmek o tenha kayalıklarında hayatın
sereserpe ve ferah ve rüzgarlı
elim saçlarında
veririm saçlarımı da düşerim serbest
hayatın boşluğuna.
Söz gelmiyor. Sıradanlığın şiiri yoktur, biliyorum.
Çünkü olmuşluğum vakidir. O, pervazın ardından aniden bir devinime dönüşüyor.
Elinde aniden parlayan bir bıçakla. Dünyanın bir haritası kazınıyor gözlerime:
bir muşamba masa örtüsü, üşümüş yanaklar, kirli bir kadeh, ekmek kırıntıları,
kasımpatları ve bir mürekkep şişesi, bir amentü billahi, bir kaç çığlık,
çok sayıda yürek, havada keskin bir dönüş, çarpılmış bir kapı, acıyan dirsekler,
ikizkenar bir aynada pencere gölgeleri. Bıçak yükseliyor.
Haykırıyor: Yaz beni!
Kan ter içersinde uyanıyorum. Yalnızca
benim olmayan bir rüyayı görmüşüm sanki. Odanın duvarları göz bebeklerimde
şekilleniyor. Bir çamur deryasından kurtulur gibi, zorlukla çıkıyorum yataktan.
Sarsak adımlarım sakin bir zamansızlıkta. Derin pencereye yöneliyorum.
Serin hava. Güzel sevda. Cümbüş sesleri geliyor uzaklardan.
Sayfayı çeviriyorum:
I
Yüz şarkı söyler en üst
noktasında bedenin,
bir başına. Bütünüyle
et ve kemik, bütünüyle şarkı ve hizaya
getirilmiş. Çünkü cehennem sakindir,
çatlamış dudaklarda ve ten ve
us tanecikleri dönmekte, yumuşak
bir ıslık sesiyle inmektedirler
yere.
Kendi ölümündü bu
gördüğün. Senin kendi yüzün, katı
ve ham. Bu: sesten ya da
devinimden yoksun. Sweet Afton,
ölü dilenci kanıyor
henüz. Kanı, bir zaman için
canlı ve bir kapı aralığına
sıkışmış, şarkı söyleme
uğraşında. Yağmurun altında
çatlaklara akıyor. Dipleri
meşhur çukurlara. Ki bir kenarı
onların bir başka yaşamın
masum yayınlarıdır.
II
Bu noktada, ne ard
ne de ön olan bir noktada, boyutsuz
çizgide. Bir başın
tepeden, İsa'nın cennetinden
görünüşü, tarih ya da
arzudan soyutlanmış.
Çakılmış ve gölgeye
dik. (hatta söz bile, düşeydir, iz
bırakmaz. Ölüme doğmuş,
sıkıca tutturulmuş ona, ki orada
aşık iki yana açar kollarını,
Tanrıları tarihle tehdit
etmek içindir duruşu.
Parmaklar ıssızlığa uzanır. Her
noktada, insan teninden sonra, ışık
bile varsayımsaldır artık. Fakat bir
son, onun sonudur bu, bir
başlangıcın başarılamaması.
Bir haç. Bedenle ifade, simge, kollar
bir çizgide, kaskatı gerilmiş, çivilenmiş,
güçlerini aldıkları şeyin belirtisinden
yoksun.
Nokta, bir çizgi oluştururlar; bir haç
ya da
bir adam ve onun maddesi, toprağa
gömülmüş. Baş geriye savrulduğu
ve ağız, varoluşa haykırılan bir
çığlıkla açıldığında belki
ancak en küçük belirtisi olabilecektir
devinimin - pis bir leke: yardım
gelmeyecektir. Kimse o istasyona
bir ikinci kez dönmeyecektir. (*)
Çırpınarak uyanıyorum. Kirpiklerimde çocuk
kıpırtıları. Havada mavi bir günün uçuşan zerrecikleri. Doğruluyorum. Radyoda
günün haberleri. Mutfaktan yana fokurdayan çaydanlığın sesi ve konuşmalar.
Terliklerimi aranıp buluyorum. Parmaklarımda dokunma arzusu. Alnımda gümüş
renkli bir deniz.
Sayfayı çeviriyorum:
(*) şiir, LeRoi Jones
/ Amiri Baraka, yazarın serbest çevirisiyle alıntılanmıştır.
Kaynak : https://web.archive.org/web/20020531212449fw_/http://www.araf.net/dergi/sayi05/metinler/ozbi095e.html |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder