index

31 Temmuz 1999 Cumartesi

İkizlere Takiye - Özcan Özbilge

 

İkizlere Takiye / Özcan Özbilge
Temmuz 1999


Bu yazıyı yazmam gerek. Ne denli maymun iştahlı biri olduğuma dair yaygın yargı internet yüzünden her geçen gün daha da dallanıp budaklanıyor ve "köşe yazarlığından da usandın galiba" yollu müstehzi e-mektuplara muhatap olup duruyorum. Çok yaralanıyorum, ah! Düzenin günde onaltı saat hizmetinde ve sair zamanlarda da muhalefet tellalı biri olarak, bu maymun iştahlılık yargısı vallahı ağrıma gidiyor.

Neden mi yazamadım? İşlerim vardı ... mesela. Sonra, Türkiye'deki evin pencerelerinin yenilenmesi gerekiyordu, boş bulunup "tamam, marangoz girsin yapsın" demiştim ... marangozun parasının kazanılıp gönderilmesi gerekiyordu. Sonra, bıkmıştım yazmaktan ... mesela. Yaz, yaz, ne oluyordu sanki ... ben birşeyler olsun istiyordum, iyi bir şeyler ama. Yazmak kötüleşmişti, yazınca kötü bir şey oluyordu ... istemiyordum ben de işte ... hiç olmazsa bu köşede.

Zihnime hakim olamıyordum. Hayatta her karşıma çıkan şeyi illa da anlamaya çalışma refleksimden kurtulamıyordum ... zihnim, artık sahibini dinlemeyen bir kıyamet makinesi gibiydi; anlaşılması gereken şeyler çoğaldıkça zihnimin devri yükseliyor ... anlaşılması gereken şeyler ama hergün sanki daha da hızlı çoğalıyorlar ve sonları gelmiyordu. Anlamaktan bıkmıştım oysa. Bir ağacın gölgesinde oturmak, bir sigarayı parmaklarımda hissederek tellendirmek ve uzaktaki asfaltı cızlatan desoto kamyonların geçişini temaşa etmek istiyordum.

Anlıyordum ama. İstemesem de anlıyordum. Bildiğimiz şekliyle düzen eleştirisi, başkaldırı gülünçleştirilmişler, rekabetçi düzende nal toplamış muktedir müsveddelerinin ellerine geçmişlerdi. Muhalefet işgal edilmişti. Bir takiyeydi artık. Tüm muhalifler hizmete hazırdılar ... devlete veya Avrupa'ya veya uygarlığa. Hepsi safi demokrat, hepsi iktidarın ne yapması gerektiğini iktidardan daha iyi biliyor, hepsi daha iyi bir dünya istiyor, hepsi kendine ve kendinden güçlüye müslüman, hepsi en çok yek diğerine karşı. Hiç biri kendi değil, bir başka şeyin zıddı sadece.

İnternet değildi sanal olan; dünya çoktan sanallaşmıştı da internet bir ayna olmuştu galiba. Dikkatle bakmıştık içine ve sanallığını farketmiştik. Tam o sıralarda icadedilen internet değil de, mesela kamyon lastiği olsaydı, lastiğe dikkatle bakacak ve sanallığını keşfedecektik.

Dostlukla