index

31 Ocak 1999 Pazar

TC İnternette! - Özcan Özbilge

 

TC İnternette! / Özcan Özbilge 
 Ocak 1999

Bu adam da kırkına yaklaşırken girdiği "retro" kipinden ne zaman çıkacak artık diye soruyorsunuz, biliyorum. Fakat yemin ederim ki, size bu yazıda yeni bir şeyler anlatacağım. Birazcık retrom var, evet, hem de taa David Davidian zamanlarından. Yaşı küçükler hatırlamazlar David'i. Hey gidi ...

Efendim, o zamanlar böyle webmiş, javaymış, Türkçe harfmiş, yok efendim binbir çeşit laklakmış (chat yani) ne arasın, e-posta ve haber gruplarından başka bir şey bilmezdik biz. Beş on sayfalık basit bir yazının gönderdiğimiz yere ulaşması bazen bir kaç gün sürerdi.

Benim bu TC kısaltmasıyla enikonu tanışmam da o günlerde olmuştur. Öncesinde TC benim için soğuk damgalar, temiz kağıtları, pasaport kapakları, askerlik tecilleri gibi yaşantılar ifade ederdi. TC yoktu yani anlayacağınız, "cumhuriyet" vardı benim için - bir miras, bir gerçeklik, bir devlet aygıtı, bir yorum, eleştiri ve özeleştiri konusu, bir çağ ... benim çağım.

Metaforun birini söndürüp birini yakan, neredeyse metafor bağımlısına dönüşmüş bir kuşağın, kısaltmaları da internette sille tokat gibi salladığı, tutum gibi takındığı bir süreçte, TC kısaltması da bir tür kültürel muhalefetin sanal yaka rozetine dönüşüvermişti. Her köşenin ardında bir masonun saklandığına inanmış paranoyaklar ve kişisel kimlik bunalımlarını siyasi ya da etnik meseleler zanneden modernlikzedeler, haber gruplarının kurşuni zeminli meydanlarında, TC kısaltmasını, Sam amcanın kağıttan kuklası gibi, yakıyor ya da asıyorlardı. Adına "eylem" dediğimiz ve benim, içine doğduğum gerçek dünyada, güzelliğin ve sorumluluğun bir ifadesi olarak öğrenmiş olduğum şey, internette, düzenin biçarelerinin katıldığı bir çeşit toplu karaoke ayinine soysuzlaşmıştı.

Köprülerin altından çok sular aktı bugüne, bazı sular da hiç akmadılar. Sanal paranoyaklar internetten dışarı uğrayıp gerçek dünyayı doldurdular; pek çoğumuz gerçek dünyanın sanallığını internetle birlikte idrak ettik. Yapmakla saçmalamak arasındaki zaten pek ince olan o ayrımı büsbütün yitirdik. İçine bir hakikat doldurup da dünyaya saldığınız ne varsa, bir bakıyorsunuz, kısa zamanda içi boşaltılmış olarak çoğaltılıyor. İçi boş şeylerin bir kısmı sonradan kendi bedenlerini ediniyorlar. Biz ölümlülere son gibi görünen ne varsa, hayatın son tanımayan diyalektiğinde önemsizliğe mahkum.

Neyse, retroyu bitireyim ben artık, efendim, TC kısaltması bir kez daha internette. Bu kez bir ulusal alan (national domain) olarak, Türkiye'ninki değil ama (onun .tr olduğu malumumuz), harita da bulmakta zorluk çekeceğimiz bir başka ülkenin, Türk ve Caicos adalarının. Rivayet o ki vaktiyle Amerika'ya köle taşıyan gemilerin uğrak yaptıkları bu ılıman adalara Türk ismi, denizden bakıldığında Osmanlı kavuğunu andıran tepelerinden dolayı verilmiş.

Siyasi dünya haritasının fantazi devletçikleri eskiden beri, geçimlerinin önemli bir kısmını işte pul basarak, kumarhane işleterek veya vergi cennetliği yaparak kazanırlardı. Ulusal internet alanlarının icadıyla birlikte, bu küçük ülkere yeni bir gelir kapısı daha açılmış oldu. Türk ve Caicos'un yanısıra, Liechtenstein, Tuvalu, Cayman adaları, Tonga ve daha bir düzine başka devlet, şimdi arzu eden yabancılara internet alan adı satıyorlar. Tezgahtaki kısaltmalardan bazıları şöyle: .ac.ms (Microsoft bu alan adına yatırım yapıyormuş, duyururum), .li.lu.nu (sanat meraklılarınca tercih ediliyormuş), .st.tc.to.tv ... liste uzun, fiyatlar farklı. Mesela Tuvalu'nun alan adı (.tv) el yakıyor; yılda 500.- ABD doları, ama Türk ve Caicos'unki gayet ehven; iki yıllık isim hakkı sadece 50.- ABD doları. Hem devletseverlerimiz hem de bölücülerimiz için harikulade fırsatlar var bu alan adında.

Siyasi paranoyada tarağınız yoksa, uymadıysa yani, bir de bir otuz dolarınız daha varsa, size Lüksemburg (.lu) veya Liechtenstein (.li) verelim, sevimlilik yapın: http://sevim.li ya da http://izmir.li ya da http://istanbul.lu ya da ... eh, bu iyiliğimi de artık unutmazsınız.

Dostlukla


Kaynak : Araf Dergisi Ocak 1999