index

10 Aralık 1982 Cuma

Bilim ve sanatın yanyana yürüyememesini düşünemiyorum

 Yazko Çeviri Şiir Büyük Ödülü'nu kazanan Özcan Özbilge: 

"Bilim ve sanatın yanyana yürüyememesini düşünemiyorum."
 

Röportaj : Celal Üster 11 Aralık 1982 Cumhuriyet Gazetesi

Bu yıl YAZKO ödülü tek kişiye verildi. YAZKO Çeviri Şiir Büyük Ödülü'nu Özcan Özbilge kazandı. Özcan Özbilge, kendisiyle yaptığımız söyleşide çeviri ve şiir üzerine ödül aldığı kitabı üzerine düşüncelerini, görüşlerini dile getirdi. 

• Bize kendinlzl tanıtır mısınız?
Yirmi iki yaşındayım. Ve Boğazlçi Üniversitesi Elektrik Mühendisliği son sınıf öğrencisiyim. Şiirle uğraşmaya lise yıllarında başlamıştım. Önceleri kendim için bir şeyler yazıyordum. Zamanla kendimi, şiiri bir düşünme yöntemi olarak kullanır buldum. Bazen kendime bile kabullendirmekte zorluk çektiğim düşüncelerimi yazdığım şiirdekiler bağıra çağıra söylüyorlardı. Yani şiir yazarken daha özgür düşünebiliyordum ki bu yöntemi kişisel gelişmeme kendimce bir yön verebilmek için sonraları sık sık kullandım. 

AMERİKAN ZENCİ YAZINI BİZDE TANINMIYOR 

Şiirin bir iletişim aracı olarak gücünü yabancı ozanları okumaya başladığımda sezinlediğimi söyleyebilirim. Yüzyıl, bundan yarım yüzyıl öncesinde Güney Afrika'da bir adamın insanlannm yazfins:nı anlattığı dizeler benim o akşam moralimi bozuyorsa ya da o anlatılan insanlara karşı içimde kocaman sevgiler doğabiliyorsa, bu şiirin gerek uzay, gerekse zaman boyutlarında ulaşamayacağı hiçbir yer olmadığını gösterir. Üstelik şiirle aktarılan duygular ve düşünceler sıcaklıklarından hemen hiç birşey yitirmeden ulaşıyorlar size. Bunu kendi oranlartmı okurken algılayamamış olmamı biraz kendi deneyimsizliğime, biraz da ayrı toplumun çocukları olmamıza bağlıyorum.

• Çeviri yapmaya nasıl yöneldin? Kara tenli şiirler çevirme düşüncesi nereden kaynaklandı?
Çeviri olayına öncelerl bütçemin dar sınırlarını biraz olsun genişletebilmek için girmiştim. İlk yaptığım çeviriler anlatı türündeydi, şiir sanatıyla pek ilgileri yoktu, ancak deneyim kazanmamı sağladılar. Zenci ozanları çevirme düşüncesi ise çok sık okuduğum ve çok sevdiğim bu adamları kendi insanlarıma tanıtma isteğinden doğdu. Bizde ne Amerikan zenci yazını, ne de Afrika yazını hemen hemen hiç tanınmıyor. Kitabın önsözünde belirttiğim gibi umudum benim bu derlememin bu alanda yalnızca bir ön çalışma olması. Afrika'dan ve Amerikan zencilerinden dilimize aktarılacak o kadar çok şey var ki çünkü... 

KİTABIN ODAK NOKTASI AMERİKAN ZENCİ ŞİİRİ

• Böylesi özenli bir zenci şiiri güldestesine Senghor, Neto gibi ozanların yapıtları da girmez miydi? Yoksa bu seçkideki şiirler kendi içlerinde ayrı bir bütünlük mü oluşturuyor? 

Kitabın odak noktası aslında Amerikan zenci şiiri. Ancak Amerikan zenci sanatının oluşumundan, Protestan Anglosakson kültürünün yanısıra Afrikalı unsurlar da rol aldılar. Köle gemileriyle yeni bir ülkeye götürülen insanlar doğal ki, çıplak tenleriyle gelmediler oraya. Beraberlerinde bir de kültür getirdiler. Üstelik bu Afrika unsurların akışı köle ticaretinin kalkmasıyla durmadı. İçinde yaşadığı toplum tarafından sürekli itilen Amerikan zencisi, bu açmazdan yeni bir kimlik arayışı ile çıkmaya çalıştı ve bunun içinde sık sık Afrika'ya yöneldi. Günümüz Afrika şiirinden birkaç örnek almamın nedeni okuyucunun Amerika zenci şiirini daha rahat algılıyabilmesi içindi. 

• Elektrik mühendisliği ve şiir! Çok farklı alanlar değil mi bunlar?
Aslına bakarsanız bu pek benim özelimde yanıtlandırılabilecek bir soru değil. Olayın bir yönü bizim toplumumuzda sanatçıya ve yazıncıya beslenen önyargıya dayanıyor. Özellikle orta öğretim aşamasında genç insanlar sürekli olarak mühendislik, hekimlik, hukuk gibi görecell olarak daha olumlu bir görüntü yakıştırılan uğraşıalanlarını seçmeleri için koşullandırılıyorlar. Liselerdeki Fen ve Edebiyat şubeleşmeleri ilgi alanlarında eğitim vermekten çok başarılı ve başarısız öğrencileri ayrımlama işlevinl görüyorlar. Bu süreç bende de böyle gerçekleşti.Öte yandan, insan yaratıcısının iki dalı olan bilim ve sanatın yanyana  yürüyememesini düşünemiyorum. Matematik ya da biyoloji kültürü olmayan bir sanatçı, kanımca çağının gerisine düşmekten kurtulamaz. Bunu kendi okulumda yaşadıklarımıza dayanarak söylüyorum. Bir edebiyat bölümü dışında, sanat alanında eğitim yapılmayan okulumuzda öğrencilerin bu konudaki çalışmaları amatör denilebilecek boyutların çok ötelerine varmış durumda. Çağdaşlıkta da yazın ve sanat eğitimi veren birçok okuldan daha önde olduklarını söyleyebilirim.

Kaynak : https://egazete.cumhuriyet.com.tr/katalog/192/1982/12/11/5

28 Kasım 1982 Pazar

"Bu şiirleri çok sevdiğim için herkes okusun istedim" - Özcan Özbilge

Özcan Özbilge - Milliyet Aktüalite - Zeynep Oral

(Büyütmek için resmi sağ tıklayıp resmi yeni bir pencerede açınız.)




“Kara Tenli Şiirler”i Türkçe'ye kazandıran Özcan Özbilge :

"BU ŞİİRLERİ ÇOK SEVDİĞİM İÇİN HERKES OKUSUN İSTEDİM”


Özcan Özbilge“Eğer keder olacaksa,
yaşanmamış
  düşlenmemiş
    gerçekleşmemiş
      başarılmamış
şeyler için olsun,
bir de
  söylenmemiş
Sevda için olsun.”

Bu dizeler Mari Evans'ın. Mari Evans,zencidir, kadındır, ozandır. Zenci olduğunu söylemeseydim, bu şiirin kökeninin Afrika olduğunu anlayacak mıydınız?

“Kara Tenli Şiirler” adlı kitabı okuyorum. Sabahattin Kudret Aksal, Hüsamettin Bozok, Cemal Süreya, Mustafa Öneş, Ahmet Cemal ve Kemal Sülker'den oluşan seçiciler kurulunun “Yazko Çeviri Şiir Büyük Ödülünü verdiği kitabı.

Boğaziçi Üniversitesi son sınıf öğrencilerinden Özcan Özbilge, zenci ozanların şiirlerindeki örnekleri bir araya getirmiş bu kitapta. Önsöz yazısında, “Kitabın başlığında, Kara Tenli Şiirler denilirken,ozanların renklerinden çok, şiir geleneklerinin rengi vurgulanmak isteniyordu” diyor.

Özcan Özbilge karşımda, konuşuyoruz: Yıllardır şiir yazarmış. Yayınlamaya hiç kalkışmamış. Yine yıllardır Amerikalı zenci ozanların şiirlerini Türkçe'ye çevirirmiş. Bu kez bunları bir kitapta toplama nedenini şöyle belirtiyor: “O kadar çok seviyordum ki, bu şiirleri, başkaları da okusun istedim.”

Başka ozanların şiirlerini hiç çevirmemiş. “Neden hep zenci ozanlar?” sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Dil bilmek şiir çevirmeye yetmiyor. O toplumu, o toplumun şiirini, duygularını da bilmek, tanımak gerek. En iyi tanıdığım şiir zenci şiiriydi.”

Zenci Amerikan şiirinin kökeninde Afrika olduğu için, Özcan Özbilge, Afrika şiirinden de birkaç örnek seçmiş. Karşılaştığı başlıca güçlük ise kaynak bulmak. Bu nedenle Güney Afrika'dan, Liberya'dan, Gana'dan da tek tük örnek almış kitaba. Bunlar içinde, Amerikan zenci şiirine en yakın olanı Güney Afrika'nınki. Her ikisinde de ırkçılık yaşandığı için.

Yeniden kitaba dönüyorum. Bu şiirlerin teni kara da olsa, umutsuz değil.

Kimi daha çok düş kuruyor. Örneğin Martin Luther King Jr. gibi: (Bir Düşüm Var Benim” adlı şiirinden:)


"Bir düşüm var benim
öyle bir düş ki;
bir gün Georgia'nın kızıl tepelerinde
kölelerin ve eski köle sahiplerinin oğulları
kardeşlik sofrasında birlikte oturabilecekler,
bir gün adaletsizliğin ve baskının sıcağıyla kavrulan Missisippi bile
bir özgürlük ve adalet beldesine dönüşecek.

Bir düşüm var benim
öyle bir düş ki; dört küçük çocuğum benim
bir gün derilerinin renkleriyle değil
fakat ahlâk ve kişilikleriyle
değer bulacakları
bir ulusta yaşayacaklar."

Kimi daha gerçekçi: Örneğin Arna Bontemps'in “Şafakçılar” adlı şiirinde olduğu gibi:

“Biz bu tepeye kılınçlarla
Bir savaş vermeye gelmedik;
Yaşamı zor bir amaç uğrunda harcıyarak
Yitirmek akıllıca da değil üstelik.
Ama bazıları gibi ölebiliriz yine de
Bir yol açarken doğacak güneşe.”

“Kara Tenli Şiirlerde, Türkçe'ye en çok çevrilmiş olan zenci ozan Langston Hughes'un şiirlerine, “Ben de şarkılar söylerim, Amerika! Ben de varım, Amerikal” diye haykıran sesine rastladığımız gibi, zaman zaman çevirilerini çeşitli dergilerde okuduğumuz Fenton Johnson'un şiirlerini de buluyoruz. “Ben yoruldum artık çalışmaktan, / yoruldum bir başkasının uygarlığını kurmaktan; /ben dinleneceğim. / Bıktım, usandım artık ben uygarlıktanç” diyen Fenton Johnson'a,

Ama gelin tadımlık niyetindeki bu yazayı Türk okuyucusu için ilk kez olan Ray Durem'in “En Son Eşitlik” adlı şiiriyle bitirelim:

"Biliyorsun Joe, çok tuhaf bir şey bu bizimkisi
Bütün yaşamın boyunca seni endişelendirdim ben.
Hep korktun bir gün senin yanında işe gireceğimden,
Hep sakındın garsonun ikimize birden hizmet etmesinden,
Hep korktun bir gün seversem diye kız kardeşini
Ya da onun beni sevmesinden.

Hiç istemedin seninle yememi,
Çok korktun sana komşu gelirim diye.
Fakat Joe, şu atom bombası ile
Öyle görünüyor ki biz birlikte öleceğiz.

“Bu hiç de doğru gözükmüyor, değil mi Joe?”



 

26 Kasım 1982 Cuma

Yazko Çeviri Şiir Büyük Ödülü


25 Kasım 1982 tarihli Cumhuriyet Gazetesi haberi 


"KARA TENLİ ŞİİRLER
 Düzenleyen ve çeviren: Özcan Ozbilge Yazko Yayınları / 59 sayfa / 70 lira. 

Özcan Özbilge
Boğaziçl Üniversitesi son sınıf öğrencisi Özcan Özbilge, zenci ozanlardan derleyip Türkçeleştirdiği bu şiir seçkisiyle YAZKO 1983 Çeviri Şiir Büyük Ödülünü kazandı. 

Özcan Özbilge, "Zenci Şiiri Üzerine" başlıklı bir giriş yazısıyla sunduğu derlemesinde, Güney Afrika'dan Richard Rive, ABD'den Langston Hughes, Claude Mc Kay, Countee Cullen, Gana'dan Kofi Awonoor, Liberya'dan Roland T. Dempster gibi ozanlardan özenli çeviriler yapmış. 

«Kara Tenli Şiirler» Türk okuruna zenci şiir sanatı konusunda seçkin örnekler sunuyor. Kitabın sonundakl derlemede yer alan sanatçılara ilişkin kısa açıklamalar yapılmış ve kaynakça verilmiş. "

Kaynak : Cumhuriyet Gazetesi Arşivi


Özcan Özbilge - Kara Tenli Şiirler - YAZKO Çeviri Şiir Ödülü 1983
Başka bir dergide yayınlanan ödül haberi.